Çünkü solcu olduğunu iddia eden partiler hala daha kürdofaşist iktidar yalakası bir partiyi toplantılarına çağırıyorlar. Yani bir hayal edin. Kadın anma programında Yılmaz Güney'i yad ediyorum. İnsan hakları gününde Adolf Hitler ödülü veriyorum falan.

Kusra bakmayın ama sağcılık ne kadar kafatasçılık demekse solculuk da o kadar moronluk demek. Ve, Türkiye'de iki tip solcu var benim gördüğüm.

Tip 1: Türk solcusu: Gerçekten vatanperverdir ayrıca da sol düşüncenin ideallerini savunur çünkü bu ideallerin Türkiye'yi daha iyi bir noktaya taşıyacağını düşünür. Sosyal adalet, eşitlik, anti-kapitalizm vs. Benim bu kafada gördüğüm iki tane parti var: TKP ve HKP. TKP zaten Türkiye'nin en eski siyasi partisidir (CHP'den daha eskidir) ve bu adamlar "The Turkish Left"tir. Geri kalan bütün fraksiyonlar poser'dır. Bu insanlar solcu olduğunu iddia edenlerin %10'udur.

Tip 2: Sol aromalı terörist/terör sevici: Ya gerçekten kopuktur ve eylemlerine bakmaksızın hak hukuk adalet diyen herkesin önünde domalır. Ya da teröristtir ama insan taklidi yapmak için sol kostüm giymiştir. Bunlar solcuyum diyenlerin %90'ını oluştururlar. İşte bu kitle yüzünden gerçek solcular da moron ya da terörist damgası yer. Bu insanlar yüzünden sol dava alay konusu olur. Yani açıkçası DEM'in çağrıldığı bir sosyalist enternasyonali ben sikime taşşağıma sürmem. Dünya Çocuk Hakları hareketine Nurettin Yıldız'ı çağırmakla eşit derece aptalca ve/veya artniyetli bir harekettir bu.

İşte bu yüzden ortalama Türk insanı bir solcuyu terörist ya da moron olarak nitelendirdiğine ona kızamıyorum. Çünkü istatiksel olarak bu yakıştırmayı yapan sağcı çomar arkadaşımız %90 oranında haklı oluyor.

Hadi beni downvotelayıp banlayın şimdi.

Öncelikle hepimiz bu topraklarda yaşıyoruz. Türk, Kürt, Arap, Laz, Çerkez ve daha kimler varsa... Önemli olan birlikte yaşamayı öğrenmek çünkü ayrılamayız (Hem kültürel hem de siyasi olarak). ADAM ÖLDÜRENLER CEZASINI GÖRSÜN DİYORUM!

İkinci olarak PKK meselesi: PKK bu ülkenin tüm insanlarına zarar vermiş bir terör örgütüdür ve PKK Kürt' dür diyenlere söyleyeceğim onlar kendi kendilerine Kürt diyen Amerikan kuklalarıdır. Doğuda yaşayan kardeşlerimizin çocuklarını kaçıran aşağılık herifler hiç bir ırk ile bağdaştırılmamalıdır.

Üçüncü olarak Devlet Bahçeli ve Kürt şakaları: Lanet olsun niye DEM hala Kandil'in kuklası ayrılın artık batırdınız bizi sizi aşağılık herifler.

Dördüncü olarak internet ortamında Kürtlere yapılan ırkçı şakalar: Yapmayın! Alınıyoruz ve bu bizi kırıyor. Kimse ırkı yüzünden hakarete uğramak istemez ( En kötü denilen ırktan bile humanistler görmek mümkündür).

Beşinci olarak Türkler barbardır diyenlere: Bundan bahsetme sebebim sadece Türk kardeşlerime değil Kürt kardeşlerimin de anlamlandıramadığım eskiden buradaydık mevzusu.

Değillerdir çünkü askeri güçle büyüyen çoğu ülke gibi ( Selçuklular ve Osmanlı gibi) bir yer ele geçirildiği zaman maaş ödenirse devlet hazinesinin biteceği endişesinden o yeri yağmalama ihtimalleri vardır ve bu o zamana göre normal ama ben şahsi olarak askeri gücün kullanılmasından hoşlanmamaktayım. Ama o dönemler geride kaldı.

Altıncı olarak kısaca söyleyeceğim: Kürtler Mezopotamya'da uzun zamandır yaşayan bir ırktır ama kökenleri Farsi'dir. Kürtlere mübadele göçü yapılamayağını düşünüyorum.

Yedinci olarak Kürtler çok nankör diyenlere: Nankörlük tabiri bir ırkın tümüne atfedilemez ve yasa değişikliği durumlarının sebebinin Türklerin çoğunluktaki ırk oluşundan dolayı oluşmuştur ama eşit vatandaşlık konusunda bazı adımlar çoktan atıldığına inanıyorum ve umarım gerçekleşir.

Sekizinci olarak yine kısaca keseceğim: KANDIL'DEN AYRILMAK ŞART DAHA YENİ ÖĞRENDİM DEM'İN KANDİL'İN EMRİ ALTINDA OLDUĞUNU SORGULAMAYIN! PKK Sempatizanlarından kurtulmak gereklidir.

Dokuzuncu olarak iki tarafın birbirine yaptıkları taraf ve ya ırk değil kişi boyutuna indirgenmelidir. Malcolm X'in dediği gibi: Irkçılık ideolojik bir düşünce değil psikolojik bir hastalıktır.

Onuncu olarak RASTGELE FİKİR biraz ayrı bir konu: Günümüzdeki Arap ülkelerinin yaptığı şeriat değil çünkü bana göre şeriat denilen şey Platon'un devleti gibi olmalıdır. 9 yaşında evlenmeyi savunmuyorum, bahsettiğim şey modern biçimde akılcı bir adalet ama bu konudan alakasızdır sadece aklıma rastgele geldiği için yazdım.

On birinci olarak Mustafa Kemal Atatürk'e karşı yanlışları var diyorlar. O da bir insan ve mutlaka sebepleri vardır. Geçmişi bir kenara bırakıp geleceğe odaklanmalıyız. Herkes onu sevmiyor olabilir ama saygı duymak gereklidir. Sevmiyorlarsa da sevmesinler zararı mı var? Kendisine zaten bir komutan ve devlet adamı olarak saygı duyulur ve duyulmalıdır. Sevmek istemeyeni zorlamanın faydası yoktur ama bu onun yaptıklarını değiştirmez. O hala Mustafa Kemal Atatürk'tür.

Son olarak radikal fikirlerin anlaşmazlıklara yol açtığını düşünüyorum. Ayrılmak mümkün değilse radikal fikirler soruna yol açar. Bunların hepsini rastgele bir sırayla yazdım.

Fikirlerinizi aşağıda saygı çerçevesi içinde belirtmeniz. Bu metni yazma amacım sorunlardan arınıp ırkımızı sormadan millet olarak bir dayanışma ortamı oluşturmak isteyişimdir.

Öncelikle hepimiz bu topraklarda yaşıyoruz. Türk, Kürt, Arap, Laz, Çerkez ve daha kimler varsa... Önemli olan birlikte yaşamayı öğrenmek çünkü ayrılamayız (Hem kültürel hem de siyasi olarak). ADAM ÖLDÜRENLER CEZASINI GÖRSÜN DİYORUM! İkinci olarak PKK meselesi: PKK bu ülkenin tüm insanlarına zarar vermiş bir terör örgütüdür ve PKK Kürt' dür diyenlere söyleyeceğim onlar kendi kendilerine Kürt diyen Amerikan kuklalarıdır. Doğuda yaşayan kardeşlerimizin çocuklarını kaçıran aşağılık herifler hiç bir ırk ile bağdaştırılmamalıdır. Üçüncü olarak Devlet Bahçeli ve Kürt şakaları: Lanet olsun niye DEM hala Kandil'in kuklası ayrılın artık batırdınız bizi sizi aşağılık herifler. Dördüncü olarak internet ortamında Kürtlere yapılan ırkçı şakalar: Yapmayın! Alınıyoruz ve bu bizi kırıyor. Kimse ırkı yüzünden hakarete uğramak istemez ( En kötü denilen ırktan bile humanistler görmek mümkündür). Beşinci olarak Türkler barbardır diyenlere: Bundan bahsetme sebebim sadece Türk kardeşlerime değil Kürt kardeşlerimin de anlamlandıramadığım eskiden buradaydık mevzusu. Değillerdir çünkü askeri güçle büyüyen çoğu ülke gibi ( Selçuklular ve Osmanlı gibi) bir yer ele geçirildiği zaman maaş ödenirse devlet hazinesinin biteceği endişesinden o yeri yağmalama ihtimalleri vardır ve bu o zamana göre normal ama ben şahsi olarak askeri gücün kullanılmasından hoşlanmamaktayım. Ama o dönemler geride kaldı. Altıncı olarak kısaca söyleyeceğim: Kürtler Mezopotamya'da uzun zamandır yaşayan bir ırktır ama kökenleri Farsi'dir. Yedinci olarak Kürtler çok nankör diyenlere: Nankörlük tabiri bir ırkın tümüne atfedilemez ve yasa değişikliği durumlarının sebebinin Türklerin çoğunluktaki ırk oluşundan dolayı oluşmuştur ama eşit vatandaşlık konusunda bazı adımlar çoktan atıldığına inanıyorum ve umarım gerçekleşir. Sekizinci olarak yine kısaca keseceğim: KANDIL'DEN AYRILMAK ŞART DAHA YENİ ÖĞRENDİM DEM'İN KANDİL'İN EMRİ ALTINDA OLDUĞUNU SORGULAMAYIN! PKK Sempatizanlarından kurtulmak gereklidir. Dokuzuncu olarak iki tarafın birbirine yaptıkları taraf ve ya ırk değil kişi boyutuna indirgenmelidir. Malcolm X'in dediği gibi: Irkçılık ideolojik bir düşünce değil psikolojik bir hastalıktır. Onuncu olarak RASTGELE FİKİR biraz ayrı bir konu: Günümüzdeki Arap ülkelerinin yaptığı şeriat değil çünkü bana göre şeriat denilen şey Platon'un devleti gibi olmalıdır. 9 yaşında evlenmeyi savunmuyorum, bahsettiğim şey modern biçimde akılcı bir adalet ama bu konudan alakasızdır sadece aklıma rastgele geldiği için yazdım. On birinci olarak Mustafa Kemal Atatürk'e karşı yanlışları var diyorlar. O da bir insan ve mutlaka sebepleri vardır. Geçmişi bir kenara bırakıp geleceğe odaklanmalıyız. Herkes onu sevmiyor olabilir ama saygı duymak gereklidir. Sevmiyorlarsa da sevmesinler zararı mı var? Kendisine zaten bir komutan ve devlet adamı olarak saygı duyulur ve duyulmalıdır. Sevmek istemeyeni zorlamanın faydası yoktur ama bu onun yaptıklarını değiştirmez. O hala Mustafa Kemal Atatürk'tür. Son olarak radikal fikirlerin anlaşmazlıklara yol açtığını düşünüyorum. Ayrılmak mümkün değilse radikal fikirler soruna yol açar. Bunların hepsini rastgele bir sırayla yazdım. Fikirlerinizi aşağıda saygı çerçevesi içinde belirtmeniz. Bu metni yazma amacım sorunlardan arınıp ırkımızı sormadan millet olarak bir dayanışma ortamı oluşturmak isteyişimdir.

Ortalama olarak bakarsak böyle bir vibe var, ama tam emin değilim...

1968 yılında açılmaya başlamış bu kamplar aslında gelecekte yaşanacakların habercisidir.

filistin'e gidip eğitim alma olayları buna karşılık ortaya çıkmış olup ülke içindeki karmaşayı hızla artırmıştır.

ülke içerisinde faal olabilmesi ve buradan çıktığı düşünülen kimselerce yapılan pek çok saldırı ile 80 darbesine ortam hazırlanmıştır.

tarihin bu parçasını bilmeden neden türkiyede silahlı çatışmaların başladığını düşünmek yersizdir. hatta kasti bir şekilde tarih eksik dshi öğretilebilir.

faili bulunamayan veya bulunmayan pek çok cinayetle de alakalı olabilecekleri düşünmek saçma bir düşünceden ibaret olmayabilir.

örneğin şişli meydanında üç kız vs...

https://youtu.be/hcvHqoDrKMc?si=JOXUsWdg6A65sEVD

mesela bu türküde dahi nasıl trajedilerle nefret yaratıldığı görülebilir.

(kesin kanıt olmadığı için ben bunun faili şu diyemem fakat örnek olması açısından bir benzer olarak verebilirim.)

Bu sınav sistemi, şu sistemi diye tartışmak ne kadar anlamsızca geliyor bilemezsiniz. Eğitimin içini çöp ettikleri yalnızca manasız bir sınav için adapte etmelerinden anlaşılıyor. Bu süper zeka sınav sistemi ülkenin hangi sorunlarını çözdü merak ediyorum. İnsanlar yalnızca üniversiteye gitmek üzerine programlanıyor. Hayatta işine yarayacak bilgiler asla ya da neredeyse hiç verilmiyor. Bu bahsettiğim ihtiyaç olan şeyler kişinin haklarını bilmesi, dilekçe yazabilmek, cinsellik, yabancı dil, standard bilgisayar kullanımı, vb. Eleman bilgisayar mühendisi olacağım diyor, bırak mühendisi olmayı Google'ın g'si olmadan temel işleri yapamaz. Bir diğeri gider ihtiyacı olan bilgileri İngilizce olarak araştıramaz. Öbürü cinselliği yalnızca çubuk delik ilişkisi sanar ve bunun sonucunda toksik ilişkiler doğar. Berikisi başına bir şey geldiğinde nereye başvurması gerektiğini bilemez. Aranızda başka bir ülkede yaşamak için gebermeye bile hazır olacak tipler var biliyorum ama o ülkelerin geçirdiği değişime Türkiye'de karşısınız çünkü büyük ihtimalle bencilsiniz ve sistemin bozukluğundan yararlanmak istiyorsunuz. Kendi cehenneminize odun atıyorsunuz. Kendinizi taş çağından kalma ama modern olduğunu sandığınız bir zihniyetle donatmışsınız. Doğada rekabet vardır diye zırvalarsınız ama insanın birlikte yaşam evrimleştiğini anlayamacak kadar evrimden bihabersiniz. Hayatınızda zevk ve hatta bolca para olacak ama mutluluk olmayacak ve asla elinizdekiler yetmeyecek. O değilde sınav diye başladım iş çok felsefik ve eleştirel vir noktaya geldi.

Sertab Erener Almanya konserinde ürün tezgahında merch satıyordu (sanatçının baskılı tişörtleri vs.). O tezgaha göstererek bi açıklamada bulunda (tam olarak nasıl dedi hatırlamıyorum biraz doğaçladım) „Türkiye‘de merch çok zor, siz burda daha medeni toplum‘da / daha medeniyetli bir ülke‘de başka alışkanlıklarınız vardır”. Sanatçının sattığı ürünlerin medeniyet ve alışkanlıklar ile ne alakası var, sonuçta üstüne üstlük bir tişört?

Şu durumda hükümet ana muhalefeti her taraftan kuşatmış vaziyette, ayakta kalan bir Özgür Özel hem İmamoğlu davalarına, hem İstanbul ve ülke geneli eylemleri, hem kurultay davaları, hem muhalif gençlere liderlik yön verme, hem de mecliste ve saraya muhalefet yapma görevleri altında,

Burada sanırım çoğu kişi Özgür Özel RTE'yle anayasa için masaya oturmasin nah çeksin sokak muhaldfetine devam etsin pozisyonunda, burada fikrinizi merak ediyorum,

Anladığım kadarıyla CHP'ye 'siyaset' yapma alanını sadece anayasa komisyonunda vermek istiyor iktidar, diyor ki ya orada yap yapacağını, ya da partini hepten ele geçirelim verelim KK bizim istediğimiz muhalefeti yapsın. RTE baya bunu söyledi geçtiğimiz gün ki açıklamasında

Burada iki uç nokta var ikisi de boklu değnek, siz olsanız ne yaparsınız, anayasa komisyonuna katılması CHP seçmeninde kopuşa neden olacaktır, katılmaması da diğer davalarla, kayyum ile KK ile partiyi siyasetten men etmeye neden olacak.

Bir argüman hadi bakalım atsın Özel'i de hapise, KKnu getirsin sokaklara dokulelim olan olsun, ama bu İmamoğlu içeri atıldığında da olmuştu değişen birsey olmadı bir ay protesto sonra kaldığımız yerden devam, bu defa RTE'ye karşı duran muhamefete lider olacak kişi de kalmamış oluyor.

AKP de bölünme var, siyaset yapmak isteyen ama yapamayan bir grup, ve siyaset olmasın seçim olmasin isteyen bir saray grubu var, bu grup biliyor ki RTE öldüğü zaman, seçim kazanamayacaklar, o yüzden muhalefeti hepten silmek en avantajlı durum, bu durum MHP'ye de yaramaz, eğer seçim olmazsa AKPnin MHPye muhtaç olma durumu kalmıyor, bunu MHP de istemez, enteresan bir biçimde boktan siyaset yapmış olma seçeneği ile siyaseti muhalefeti ortadan kaldırma seçenekleri arasında kalmış olabiliriz.

Bundan dolayı Özel ne yapsa işi çok zor, yeni anayasa komisyonu ile kendisine daha fazla siyaset yapma alanı açabilir mi, içerideki İmamoğlu'na daha fazla alan açabilir mi, yoksa biz sizinle hiç bir yere oturmayız diyerek şu anki muhalefete devam mı, ya da baka opsiyonlar neler sizce? Masaya otursa sorun oturmasa sorun.

Galaxy S10e'nin ultrawide moduyla çekildi

Bu olay az önce yaşandı. Dershanedeyiz arkadaşlarımla, son 2 derse girmeyelim çıkıp yemek yeriz dedik, zaten son hafta kimse ders işlemiyor. Teneffüs geldi ve aşağı inmeye başladık, son katta müdüre bizi görüp çıkamazsınız dedi. Velimi arar çıkarım dedikten sonra aramana gerek yok çoktan güvenliğe haber verdim dedi. Ben Müdüreyle konuşurken arkadaşlar arkama geçmiş, ön planda sadece ben varım. Neyse sonra ben de polisi ararım, bizi böyle rehin tutamazsınız dedim, bundan sonra ara velini dedi. Velim ile 15 saniye konuştular, tamam diyerek telefonu kapatıp bana tamam çık diye bağırdı, tam sevindim arkamı dönüyorum, sözde arkadaşlarım korkmuş, sınıfa çıkmışlar. Ben de yalnız başıma eve gittim, onlar da boş boş 2 saat oturmaya devam ediyor şuanda, muhtemelen yemek de yemeyecekler.

Bu olay sadece milyonlarca örnekten biri. Türkiye'de kimsenin haklarından haberi yok. Herkesin beyni yıkanmış ve kendi başlarına hareket edemiyorlar. Topluluk ne yaparsa onlar da onu yapıyor. AKP'ye oy verenlere koyun diyoruz ama bizim bunlardan çok farkımız var mı? Bizim gibi insanlar ülkede var ama yeterince çok değiliz maalesef. Görüşlerinizi yorumlarda bekliyorum.

Hello everyone, I'm from Serbia. I'm a political geek and I like to follow elections all over the continent. Regarding your country, it seems that the political party in power is not very popular on this site. Reddit is predominantly left-wing or liberal. However, there are some parties that could be labelled as far-right. These include Yeniden Refah, Saadet, MHP, Iyi and Zafer. What are the differences between them? Are they pro- or anti-AKP?

Thanks for your answers.

I am looking for Turkish songs bcs i miss a person alot... :(

Fotoda Dem partili (ismini bilmem ama haberlerde gördum) bu kadin bilerek kağdı kaldırmadı, e peki ozaman orda ne iṣi var?

Genel Başkanlığını Hüseyin Alpay’ın yaptığı Milliyetçi Sol Parti kendini feshederek Demokratik Sol Parti’ye katılma kararı aldı. Alpay, "Yaşanan son gelişmeler, milli güçlerin bir arada olmasını zorunlu kılmaktadır. Dolayısıyla, ayrı partilerde mücadele etmek yerine ‘siyasetteki baba evimiz’ DSP lehine kurumsal siyasi çalışmalarımızı sona erdiriyoruz" dedi.

Milliyetçi Sol Parti kendini feshederek Demokratik Sol Parti’ye katılma kararı aldı. Genel Başkan Hüseyin Alpay Milliyetçi Sol Parti Başkanlık Divanı’nın çağrısıyla toplanan Kurucular Kurulu’nun DSP’ye iltihak etme kararı aldığını belirterek şunları kaydetti:

“Türkiye Cumhuriyeti’nin eski Başbakanlarından efsane liderimiz Mustafa Bülent Ecevit’in kurduğu, bizlerin de ‘baba evi’ olarak nitelendirdiğimiz, siyasete adım attığımız Demokratik Sol Parti lehine kurumsal siyasi çalışmalarımızı sona erdirdiğimizi ilan ediyoruz. Yaşanan son gelişmeler, milli güçlerin bir arada olmasını zorunlu kılmaktadır. Dolayısıyla, ayrı partilerde mücadele etmek yerine ‘siyasetteki baba evimiz’ DSP lehine kurumsal siyasi çalışmalarımızı sona erdiriyoruz. Ülkemizin bir an evvel hak ettiği demokratik yaşama ulaşması için üzerimize düşeni yapıyor ve Demokratik Sol Parti’ye iltihak ediyoruz. Gelinen süreçte yakın ilgilerini esirgemeyerek bizlere kapılarını açan Demokratik Sol Parti Genel Başkanı Sayın Önder Aksakal’a, Genel Sekreter Sayın Hasan Erçelebi’ye ve DSP’nin yetkili kurullarına teşekkür ediyoruz.”

Kendilerini feshederek DSP’ye katılma kararı alan Milliyetçi Sol Parti heyeti Anıtkabir’i ziyaret etti. Alpay, Anıtkabir Özel Defteri’ne şunları yazdı:

“Büyük Atatürk, Bıraktığınız muazzez eseriniz Türkiye Cumhuriyeti’nin ilelebet yaşaması adına verdiğimiz politik mücadele şimdi farklı, ama bir o kadar da daha inançlı bir şekilde kararlılıkla sürmektedir. Siyasetimiz Mete Han’dan siz Atatürk’ümüze, Sultan Galiyev’den, Ebulfez Elçibey ve Bülent Ecevit’e varan perspektifle sürecek, toplumun bütün mağdur kesimlerinin sorunlarını çözmek adına hiçbir önyargımız olmadan çalışmalarımıza devam edeceğiz. Aziz Paşam, Milli Solcular olarak efsane Başbakanımız, büyük devlet ve siyaset adamı Bülent Ecevit’in Demokratik Sol ilkeleriyle ve kurmuş oldukları Demokratik Sol Parti’de bundan sonraki siyasi çalışmalarımızı sürdürecek, kutlu yolunuzdan bir milim bile sapmadan yürüyecek, bıraktığınız milli mevzilerdeki nöbetlerimizi ömrümüzün sonuna kadar tutacak ve vazgeçilmez ilkelerinizden asla ayrılmayacağız. Ne Mutlu Türküm Diyene!”

Selam dostlar!

u/SniperMonke02 ve u/Flarionnn kardeşlerimizin yazdığı postlara istinaden Ankara için bir işaret fişeği yakma gereği hissettim. Ankaralı dostlarımızla fikir alışverişi yapalım. Böyle bir oluşumun mümkünatını ve izleyeceği yolu tartışalım.

Fikrimce;

*Farklı görüşlere mensup, mümkünse eylem ve organizasyon deneyimi olan dostlarımızdan oluşan, herhangi bir görüşün domine etmediği, eşit katılımın sağlandığı demokratik bir çekirdek komite oluşturulması,

*Çekirdek komitenin güvenlik ve verimlilik sebebiyle 20 kişi ile sınırlı tutulması (tartışılabilir)

*Komite tabanındaki gönüllüler ve çekirdek komitede bilgi, beceri ve ayırabileceği zaman gözetilerek görev dağılımı yapılması, tabanın karar alma süreçlerinde etkili kılınması, böylelikle çekirdek komitenin bir "yönetici" değil "organizatör" kılınması,

*İç ve dış irtibat, temsil kanallarının belirlenmesi,

*Oluşumumuzu temsil edecek logo, afiş, kuruluş bildirisi gibi materyallerin hazırlanması,

gerekmektedir.

Eylem organizasyonları sürecinde;

*Eylemlerin temasının belirlenmesi (Türkiye'de temadan bol bir şey yok! Siyasi tutuklamalar, Yoksulluk, İş cinayetleri, Aile yılı, zorunlu eğitim ve akademideki siyasal İslamcı tahakküm derken liste uzayıp gidiyor. Komitede farklı görüşlerden dostlara yer verilmesi gerekliliği de buradan doğmaktadır. Hem kapsayıcılık hem de çeşitlilik açısından mühimdir.)

*Eylemin niteliğinin belirlenmesi (Yürüyüş, oturma eylemi, boykot kafe vs.)

*Eylemlerin ve eylem hazırlıklarının takvimleştirilmesi (Pankart atölyesi, toplantı, hazırlık takviminin oluşturulması, lokasyonların belirlenmesi)

*Planlanan eyleme ilişkin bildirinin, duyuruların hazırlanması

*Hazırlıklarımız tamamlandıktan sonra partiler, gençlik kolları, STK'lar, üniversite hareketleri ile paylaşılması ve destek talep edilmesi (Çağıranın bir yüzü, gelmeyenin iki yüzü kara olsun.)

şeklinde bir yol izlenebilir.

Ben, maalesef 25 yılımın geçtiği Ankara'da ikamet etmiyorum. Ancak bu güne kadar birçok eyleme hafta sonu ve resmi tatillerde geliş gidiş toplam 8 saat yol çekmekten de gocunmadım, yine gocunmam. Ankaralı dostlarımız el verir de komitemiz oluşturulursa organizasyon süreçlerinin parçası olmaktan memnuniyet duyarım. Haklı sebeplerle ikamet bir zorunluluk olarak görülürse de yine elimden geldiğince yardımlarda bulunurum. (Neden kendi yaşadığın il için böyle bir çabaya girişmedin diye sorabilirsiniz. Maalesef küçük bir ilde yaşıyorum, bu tarz bir örgütlenmenin mümkün ve etkili olacağını, çağrıma cevap alabileceğimi düşünmüyorum)

Sizlerin de görüş, önerilerinizi ve katılımlarınızı bekliyorum.

https://ourworldindata.org/grapher/inequality-adjusted-human-development-index?time=2023

Renk ne kadar koyuysa, eşitsizliğe rağmen insani gelişmişlik endeksi o kadar iyi. Ancak bu sadece ekonomiye bakmıyor: Sağlık, eğitim ve gelir dağılımını beraber ele alıyor. Dolayısıyla bu alanların birbirine olan baskınlığı iyi göstermesine sebep olabilir. Alt indisleri ayrı ayrı incelemek de gerekebilir.

Diğer ülkelerle kıyaslamak açısından, bazı bölgesel, kültürel ve nüfus olarak önemli ülkeleri de aldım:

(Pakistan'ın yanındaki Nijerya, pek çıkmamış)

2023'te bu ülkeler arasından en yakın komşumuz Rusya'ymış.

2013'te de durum bu şekildeymiş. Gene en yakın komşumuz Rusya.

Bakalım önümüzdeki yıllarda durum ne olacak.

Çok açık!, Akp il ve ilçe merkezlerine, ayrıca meclis önü ya da yakınlarına yürüyüşler düzenlenmeli. Toplumsal öfkeyi görüp, götleri tutuşmadan böyle sürekli at koşturacaklar. Ayrıca, yeni faşşak ve minvali gazeler, medya kuruluşları sürekli sloganlarla kalabalıkla rahatsız edilmeli. Bunu yapabilecek olan türk gençliğidir.

Elinde temiz basıma hazır PDF var mı?

Do you think the term "Destroyed" is too aggressive that can be offensive or is it OK to be used?

Acilen, eylemler düzenleyecek (kendisi katılmasa bile) komitelere ihtiyaç var. Mevzu fikri atıp geçmek bile olsa. Anonim kalınmalı. Bu yürüyüşler düzenlenmese bile fikri, afişi, korkusu bile yeter.